Almanca Aus, kapalı bir mekandan veya eşit şeylerin ortasından dışarı doğru yapılan bir hareketi dile getirir ve Türkçeye birlikte bulunduğu isme eklenen “-den,-dan” takılarıyla çevrilir.
ALMANCA | TÜRKÇE |
---|---|
Ali kommt aus dem Zimmer. | Ali odadan geliyor.(çıkıyor) |
Bring mir bitte mein Glas aus der Küche! | Bana lütfen mutfaktan bardağımı getir! |
Unser Gast kommt aus München. | Misafirimiz Münih’ten geliyor. |
Er übersetzt das Buch aus dem Türkischen ins Deutsche. | O kitabı Türkçe’den Almancaya tercüme ediyor. |
Der Schuss kam aus der Menschenmenge. | Ateş insan topluluğundan geldi. |
Der Mann zieht seine Uhr aus der Tasche. | Adam cebinden saatini çekiyor. |
Herr Maier holt seinen Taschenrechner aus seiner Schublade. | Bay Maier çekmecesinden hesap makinesini alıyor. |
Aus edatı, zamansal olarak kullanıldığında genellikle geçmiş bir tarihten veya dönemden kalmış olmayı ifade eder.
ALMANCA | TÜRKÇE |
---|---|
Diese Bücher stammen aus meiner Jugend. | Bu kitaplar gençliğimden kalma. |
Hier kannst du Kunstwerke aus dem vorigen Jahrhundert sehen. | Burada geçen asırdan kalma sanat eserlerini görebilirsin. |
Aus alten Zeiten schulden Sie mir noch 1.000 €. | Bana eskiden kalma daha 1.000 Avro borcunuz var. |
Aus, diğer bir anlamda da bir cismin yapıldığı maddeyi göstermek için kullanılır. Türkçeye çevrilişi yine aynıdır.
ALMANCA | TÜRKÇE |
---|---|
Seine Uhr ist aus Gold. | Saati altındandır. |
Der Topf ist aus Aluminium. | Tencere aluminyumdandır. |
Meine Mutter kauft einen Bilderrahmen aus Silber. | Annem gümüşten bir resim çerçevesi satın alıyor. |
Wir stellen diese Stühle aus Eisen her. | Bu sandalyeleri demirden ihmal ediyoruz. |
Aus, ayrıca herhangi bir eylemin sebebini bildirmek için de kullanılabilir.
ALMANCA | TÜRKÇE |
---|---|
Er tut es ärger. | Onu öfkesinden yapıyor. |
Aus Nachlässigkeit hat er ein Vermögen verloren. | İhmalden servetini kaybetti. |
Der alte Mann spricht aus Erfahrung. | Yaşlı adam tecrübeye istinaden konuşuyor. |
Er konnte aus Freude nicht atmen. | Sevinçten nefes alamıyordu. |