Almanca Sıfatların Derecelendirmesi Örnek Cümleler
so … wie … | … kadar |
so klein wie … | … kadar küçük |
so hoch wie … | … kadar yüksek |
so teuer wie … | … kadar pahalı |
Hans ist so groß wie Paul | Hans Paul kadar büyüktür |
Der Lehrer is so alt wie unser Vater | Öğretmen babamız kadar yaşlıdır. (babamızın yaşındadır) |
Diese Fragen sind so schwer wie die anderen | Bu sorular diğerleri kadar zordur |
Sie ist so klug wie Ihr Sohn | O sizin oğlunuz kadar zekidir. |
Die Mauer ist so hoch wie der Baum | Duvar ağaç kadar yüksektir |
Dieses Fahrrad ist so teuer wie ein Auto | Bu bisiklet bir otomobil kadar pahalıdır. |
Ich kann nicht so schnell wie die anderen Kinder laufen | Ben diğer çocuklar kadar hızlı koşamam |
Bu tür karşılaştırmalar belirli sözcüklerle derecelendirilebilir.
genauso | aynen |
doppelt so | iki misli |
dreimal so | üç misli |
viermal so | dört misli |
Die Tür ist genauso groß wie das Fenster. | Kapı aynen pencere kadar büyüktür |
Helga ist genauso klug wie ihr Bruder. | Helga kardeşi kadar zekidir. |
Der Korb ist doppelt so schwer wie meine Tasche | Sepet benim çantamdan iki misli daha ağırdır |
Sein Haus ist dreimal so groß wie unser Büro | Onun evi bizim büromuzundan üç misli büyüktür. |
Bir canlı veya cismin iki ayrı sıfatla belirtilen eşit niteliklerini de so… wie ile anlatmak mümkündür.
Ursula ist so dumm wie faul Ursula hem aptal hem tembeldir
Der Schrank ist so klein wie teuer Dolap hem küçük hem pahalıdır.
Almanca Daha üstünlük karşılaştırması
Bir şahıs veya bir cismin, bir niteliğe diğerlerinden daha fazla veya daha az sahip olduğunu anlatmak için “daha üstünlük derecesi” kullanılır. Sıfata -er eklenerek yapılan bu derece cümle içinde als sözcüğü ile birlikte kullanılır.
klein | küçük |
kleiner | daha küçük |
kleiner als… | …den daha küçük |
teuer | pahalı |
teuer | daha pahalı |
teuer als… | …den daha pahalı |
Ein Turm ist höher als ein Haus | Bir kule bir evden daha yüksektir |
Sie ist kürzer als meine Schwester | O benim kızkardeşimden daha kısadır |
Du sprichst Deutsch besser als ich | Almancayı benden daha iyi konuşuyorsun |
Holz ist härter als Kork | Tahta mantardan daha serttir |
Paul ist fleißiger als sein Bruder | Paul erkek kardeşinden daha çalışkandır |
Er verdient mehr als ich | Benden daha fazla kazanıyor |
Der Sohn raucht mehr als seine Mutter | Oğul annesinden daha fazla sigara içiyor |
Ich laufe schneller als Inge | İnge’den daha hızlı koşuyorum |
En üstünlük karşılaştırması
Bir şahıs veya cismin, diğerleri arasında o niteliğe en fazla sahip olduğunu belirtmek için “en üstünlük derecesi” kullanılır. Cümle içinde en üstünlük derecesi bir ayrıcalık göstermez
Dieser Stuhl ist am besten | Bu sandalye en iyisidir |
Dieses Auto ist am schnellsten | Bu otomobil en hızlısıdır |
Hans ist der klügste von allen Schülern | Hans bütün öğrencilerin en akıllısıdır |
Hans ist der klügste Schüler in der Klasse | Hans sınıfın en akıllı öğrencisidir. |
Sie ist das schönste Mädchen dieses Dorfes | O bu köyün en güzel kızıdır. |
Ich gebe dir das beste Buch meiner Bibliothek | Sana kütüphanemin en iyi kitabını veriyorum |
Das ist die älteste Kirche Kölns | Bu Köln’ün en eski kilisesidir. |
Das ist der glücklichste Tag meines Lebens | Bu hayatımın en mutlu günüdür |
Karşılaştırma şekillerinin diğer kullanış yerleri
Bir sıfatın bir niteliğin gittikçe artışını ifade etmek için bu sıfatın daha üstünlük derecesi aralarına und konarak iki kere tekrarlanır
Das Wasser wird wärmer und wärmer. | Su gittikçe ısınıyor. (daha sıcak, daha sıcak oluyor) |
Das Wetter wird kälter und kälter. | Hava gittikçe soğuyor |
Sie wird dicker und clicker | O gittikçe şişmanlıyor |
Das Auto fährt tiefer und tiefer in den Wald | Otomobil gittikçe ormanın derinliklerine giriyor |
Bu niteliğin gittikçe artması veya azalması sıfatın kendisiyle daha üstünlük derecesi arasına und konarak da ifade edilir.
Die Frau wird krank und kränker | Kadın gittikçe hastalanıyor |
Das Kind wird frech und frecher | Çocuk gittikçe terbiyesizleşiyor |
Gemüse wird billig und billiger | Sebze gittikçe ucuzluyor |
Gittikçe azalıp artmayı sıfatın önüne mehr und mehr sözcüklerini koyarak da anlatmak mümkündür.
Der Geiger wird mehr und mehr berühmt | Kemancı gittikçe meşhur oluyor |
Kaffe wird mehr und mehr teuer | Kahve gittikçe pahalanıyor |
Brigitte wird mehr und mehr schön | Brigitte gittikçe güzelleşiyor |