Yds Almanca Notları

ALMANCA YDS NOTLARI

Almanca Yds sınavında en çok geçen kelimelerin listesi verilmiştir.

Dosya toplam 200 sayfa buradan buradan indirebilirsiniz. Dosyanın tüm hakları Efe Cevher ÖZDEN‘e aittir.

ALMANCA YDS çıkmış sorulara ise buradan ÖSYM’nin resmi sistesinden ulaşabilirsiniz…

die Verfassung anayasa, durum das Grundgesetz
die Vereinigung birleşme, birlik, dernek, sendika terrorristische Vereinigung

terörist grup

der Zweck amaç, anlam, maksat die Absicht, der Vorsatz, das Ziel
die Tätigkeit çalışma, etkinlik, iş
das Strafgesetz ceza yasası
zuwiderlaufen aykırı olmak, başkaldırmak
sich gegen etwas sperren bir şeye karşı direnmek
gegen aleyhinde, karşı, karşılığında
das Volk, die Völker halk, ulus die Nation, dieBevölkerung,
das Völkerrecht devletlerarası hukuk
die Verständigung anlaşma, uzlaşma, bildirme
das Hauptwerk baş yapıt, büyük eser
absolut kesin, şartsız, tamamen
wahren korumak, saklamak, hak etmek
gleichförmig düzgün, tekdüze, benzer
die Beziehung bağlantı, ilişki
irgendein herhangi bir irgendetwas
äußeren Gegenstand dışsal bir nesne
verfließen akıp gitmek
das Vermögen güç, kuvvet, sermaye, servet
scheinen görünmek, parlamak
Exterritorialität yurt dışında politik dokunulmazlık
die Vertretung temsilcilik, vekillik, Büyükelçilik Vertretung eines Staatesim Ausland
bestehen başarmak, bulunmak, geçmek
die Ausnahme istisna, kural dışı
die Gerichtsbarkeit yargı
Zwangsgewalt yaptırım gücü
das Gebiet alan, bölge, arazi
nahezu adeta, sanki, tahmini, takriben
hinüber öteye, karşı tarafa herüber
falls eğer, şayet, halde, takdirde
zugunsten lehine, yararına
die Kündigung fesih, işten çıkarma
der Mietvertrag kira sözleşmesi
bedürfen bir şeye ihtiyacı olmak, lüzumu olmak
ordentlich itinalı, iyice, planlı
die Einhaltung uyma, riayet etme
vereinbaren anlaşmak, kararlaştırmak
gesetzlich meşru, yasal
bestimmt belirli, kesin
die Kündigungsfrist ihbar süresi
voraussetzen varsaymak, şart koşmak
wobei … ile birlikte, yanısıra, neyin yanında?
wegen eines Formfehlers usule uymadığından
abkapseln yalıtmak ayırmak
allgemein genel olarak
Alltagstauglichkeit günlük kullanıma uygunluk
als ob sanki gibi
Alterung yaşlanma, eskime
die Amtspflicht memuriyet, resmi görev
die Annahme varsayım, alma, kabul etme
anvertrauen güvenmek, emanet etmek, teslim etmek
die Aufenthaltsgenehmigung oturum izni
sich auskennen hakkında bilgi sahibi olmak
ausschließen dışlamak, istisna etmek, çıkarmak
ausschließlich sadece, haricinde, sınırlanmış
die Ausübung uygulama, yapma, egzersiz
behaupten iddia etmek
die Behausung konut
bekleiden giydirmek, örtmek, kaplamak
berechtigen yetki vermek
besagt söz konusu, dedi, söyledi das besagt nichts.

bu hiçbir şey anlatmaz.

bisher şimdiye kadar, bu güne kadar, eskiden olduğu gibi
der Brand ateş, yangın, yanma
dadurch böylece, dolayıdır ki
das Sittengesetz ahlak kuralları
der Boden taban, döşeme, yer, zemin, dip
der Kasten kutu, sandık, kasa
der Wettbewerb yarışma, rekabet
in Anbetracht dessen bu durum karşısında
ungeachtet dessen buna rağmen, yine de
die Abwehr koruma, korunma, savunma
die Decke örtü, kılıf, tavan
die Entfaltung gelişme, açma, açılma
der Dienst görev, hizmet
außer Dienst emekli, görevden ayrılmış
die Ehe evlenme, evlilik
ehe -den önce
das Einkommen gelir
entgegen aksine, aykırı, karşı, yönünde
erbrechen kusmak, zorla açmak
verbrechen suç işlemek, cinayet
erschwinglich uygun fiyatlı
festlegen kesin olarak belirlemek, saptamak, kararlaştırmak
florieren gelişmek, güzelleşmek, iyi gitmek
fordern istemek, talep etmek, davet etmek
fortzuführen sürdürmek, devam etmek
die Genugtuung memnuniyet
die Völkerwanderung kavimler göçü
die Grundrechte temel haklar
entweder ya, ya da
Verfassung festgeschriebene Größen Anayasal olarak korunan değerler
bewahren korumak, saklamak
es gilt söz konusudur
Das gilt nicht! Bu sayılmaz!
wirksam etkili
die Beachtung sayma, dikkate alma
einfordern bir şeyin yapılmasını istemek
die Auffassung fikir, görüş, kanı
eigene kendi, ait
auf eigene Faust kendi başına
der Wert değer, kıymet
der Antrieb özendirme, tahrik, teşvik
Prozess dava, süreç, işlem
politischen Prozess siyasi süreç
die Komponente bileşen, parça, unsur
stark  güçlü, yoğun, kalın
beachten dikkat etmek, hesaba katmak
begründen kurmak, sebep göstermek
während iken, sırasında, esnasında
die Definitionen tanımlar
führen götürmek, yönetmek, yürütmek
konservieren korumak, muhafaza etmek, konserve yapmak
verletzen incitmek, gücendirmek, yaralamak
sich betragen davranmak, muamele etmek
verstellen ayarını bozmak, yerini değiştirmek
sich verstellen rol yapmak, sahte tavır takınmak
versiegen bitmek, kurumak, tükenmek
begreifen kavramak, anlamak
betagt eski, yaşlanmış, yaşlı
beständig dayanıklı, devamlı, sabit
wetter beständig hava şartlarından etkilenmez
basieren dayanmak, istinat etmek
steif dik, katı, sert
wallend çalkantılı, dalgalı, engebeli
besitzen sahip olmak, haiz olmak
wirken etkili olmak, tesir etmek; çalışmak
stammeln kekelemek
stammen soyundan gelmek, çıkmak
weben dokumak, örmek
Teppiche weben halı dokumak
die Waise kimsesiz, yetim, öksüz
die Würde onur, şeref, vakar
die Wende döndürme, dönemeç, dönüm noktası
der Wandel değişiklik, değişim
bezeichnen göstermek, işaret etmek, isimlendirmek
der Hinweg gidiş yolu
hinweg öteye, başka yere
die Volkswirtschaft iktisat, ekonomi
das Grundmuster esas numune-ana şablon
regelmäßig kurallı, düzenli
die Schwankung farklılık, değişim, sallanma
ökonomisch ekonomik, iktisadi, tutumlu
stattfinden vuku bulmak, olup bitmek, yer almak
beispielsweise örneğin, sözgelimi, mesela
Produktion üretim, yapım, imalat
die Beschäftigung çalışma, meşguliyet, uğraşı
der Zinssatz faiz oranı
Preise eder, fiyat, ödül
die Folge sıra, dize, silsile, devam
zyklisch devirli, dönemsel, çevrimsel
gesamtwirtschaftlich makro-ekonomik
entstehen doğmak, oluşmak, ortaya çıkmak
der Grad derece, rütbe
Kapazitätsauslastung Kapasite kullanımı
der Indikator gösterge, belirteç, emmare
Bruttoinlandsprodukt Gayri Safi Yurtiçi Hasıla
der Treibhauseffekt sera etkisi
die Fachkenntnis mesleki bilgi, uzmanlık
das Ritual adet, ritüel
die Tradition Gelenek
das Kulturerbe Kültürel Miras
der Einfluss etki
die Verhaltensregeln toplumsal normlar
der Multikulturalismus çok kültürlülük
die kulturelle Vielfalt kültürel çeşitlilik
der Schmelztiegel kaynaşma noktası
die ethnische Gruppe etnik grup
die Volkskultur halk kültürü
die typische Küche bir yere özgü yemek
die Gastronomie mutfakla ilgili
die Volksmusik halk müziği
die traditionelle Musik geleneksel müzik
die Landessprache ulusal dil
die Minderheitensprache azınlık dili
die Architektur mimari
die Kunstwerke sanat eseri
die Kulturstätte kültürel yapıt
die Umweltprobleme çevre sorunları
die Naturkatastrophe doğal afet
der Wirbelsturm hortum
der Orkan kasırga
der Zyklon alçak basınç merkezi
das Erdbeben deprem
der Vulkanausbruch volkanik patlama
das Seebeben deniz depremi
die Überschwemmung sel
das ölverschmutzte Meer deniz petrol kirliliği
die Dürre kuraklık
die Wüstenbildung çölleşme
die Entwaldung ormansızlaşma
die vom Aussterben bedrohten Tiere nesli tükenmekte olan hayvanlar
die Luftverschmutzung kirlilik
die kontaminierenden Reststoffe kirli atık
die Emission von verunreinigenden Gasen zehirli gazların salınımı
der saure Regen asit yağmuru
die globale Erwärmung küresel ısınma
der Klimawandel iklim değişikliği Der Klimawandel kann große Naturkatastrophen verursachen.
das Schmelzen der Pole buzulların erimesi Die globale Erwärmung verursacht das Schmelzen der Pole.
das Loch in der Ozonschicht ozon tabakasında delinme
Das Vorstellungsgespräch görüşme, mülakat
der Bewerber görüşme yapılan kimse
der Interviewer görüşmeyi yapan kimse Der Interviewer bestimmt die Leitlinien des Interviews.
berücksichtigen dikkate almak
angemessen uygun bir… Verwende eine präzise und angemessene Ausdrucksweise.
die Ausdrucksweise üslup, ifade şekli eine prägnante Ausdrucksweise
die Führungsqualitäten liderlik özellikleri
ehrgeizig hırslı
respektieren -e saygı duymak
stolz gurur duymak
entschlossen kararlı
überzeugt kendinden emin Ich bin immer von meinem Talent als Lehrerin überzeugt gewesen.
begeistert ateşli Er war begeisterter Sportfan; normalerweise ging er zu jedem Match.
Die Gesellschaft şirket, toplum
unternehmen girişmek, el atmak
leisten yapmak, yerine getirmek, üstesinden gelmek Das kann ich mir nicht leisten.
sich fürchten vor -den korkmak
verlassen ayrılmak, terk etmek
Das Angebot teklif, arz
begleiten eşlik etmek, refakat etmek
der Rundgang gezinti, dolaşma, tur
Ausgeben sarfetmek, harcamak
einschränken azaltmak, sınırlamak
übrig artan, kalan, öteki, diğer
bemessen ölçmek, paylaştırmak
großzügig cömert, eli açık
sparen biriktirmek, tasarruf etmek, idareli harcamak
träumen rüya görmek, hayallere dalmak
fassen tutmak, yakalamak, kavramak
aufwachen (uykudan) uyanmak
die Müdigkeit yorgunluk, bitkinlik Ich kann nicht einschlafen, obwohl mir die Augen vor Müdigkeit fast zufallen.
zufallen kendiliğinden kapanmak, düşmek
Das

Bundesverfassungsgerichts

Alman anayasa mahkemesi

Bu yazının kalıcı bağlantısı https://www.pratikalmanca.com/yds-almanca-notlari/

Temporale Nebensätze Konu Anlatımı

Zaman yan cümleleri wenn veya als bağlaçları ile meydana getirilir. Bu iki bağlacın kullanılış şekilleri farklıdır. Wenn bağlacı genellikle geçmişte veya içinde bulunulan zamanda sürekli tekrarlanan bir eylemi dile getirmek için kullanılır.

ALMANCA TÜRKÇE
Wenn es dunkel ist, mache ich das Licht an. Hava karardığı zaman ışığı yakıyorum.
Wenn ein guter Freund stirbt, dann trauern wir. İyi bir dost öldüğü zaman üzülürüz.
Wenn man sich erkältet, hat man Husten und Schnupfen. Üşütüldüğü zaman öksürük ve nezle olunur.
Wenn die Kinder 6 Jahre alt sind, gehen sie in die Schule. Çocuklar 6 yaşına girdiklerinde okula giderler.
Wenn das Semester aufhört, fahren die meisten Studenten nach Hause. Yarıyıl bittiği  zaman öğrencilerin çoğu evlerine gidiyor.
Wenn ich krank bin, gehe ich immer zum Arzt. Hasta olduğum zaman hep doktara giderim.
Wenn ich Sie treffe, denke ich immer an unsere Tage in Heidelberg. Heidelberg’teki günlerimizi hatırlıyorum.

Sadece bir kereye mahsus olan ve bir kere cereyan eden bir eylem anlatılırken ise, eğer bu eylem içinde bulunulan zamanda veya gelecek zamanda cereyan ediyorsa yine wenn kullanılır. Eylem geçmiş zamanda meydana geliyorsa als bağlacı alır.

ALMANCA TÜRKÇE
Als ich gestern im Theater war, verlor ich meine Schlüssel. Dün akşam tiyatrodayken anahtarlarımı kaybettim.
Als er 3 Jahre alt war, starben seine Mutter und sein Vater. O, 3 yaşındayken annesi ve babası öldü.

Yukarıdaki iki örnekle anlatılan eylemler hem geçmişte olduğu için hem de bir defaya mahsus olduklarından als bağlacı alınmıştır.

ALMANCA TÜRKÇE
Wenn du heute kommen kannst, gehen wir zusammen ins Kino. Bugün gelebilirsen beraber sinemaya gideriz.
Wenn es dir gefällt, kannst du dieses Buch nehmen. Beğeniyorsan bu kitabı alabilirsin.
Wenn Sie Herrn Vural sehen, geben Sie ihm diesen Brief. Bay Vural’ı görürseniz ona bu mektubu veriniz.

Bu cümlelerde ise eylem gerek bir defaya mahsus olduğu için gerekse şimdiki zamanda cereyan ettiğinden wenn bağlacı kullanılmıştır.

Wenn ve als bağlaçları ile yapılan yan cümleler, yan cümleler ile ilgili olarak bildiğimiz bütün kurallara aynen uyar. Bu iki bağlaçla yapılan yan cümleleri başta ana cümleden sonra kullanmak mümkündür.

ALMANCA TÜRKÇE
Als ich 5 Jahre alt war, kaufte mir mein Vater ein Fahrrad.
Mein Vater kaufte mir ein Fahrrad, als ich 5 Jahre alt war.
5 yaşındayken babam bana bir bisiklet aldı.
Wenn du die Prüfung bestehst, schenke ich dir einen Ball.
Ich schenke dir einen Ball, wenn du die Prüfung bestehst.
Sınavını başarırsan sana bir top satın alırım.

Bu yazının kalıcı bağlantısı https://www.pratikalmanca.com/temporale-nebensatze-konu-anlatimi/

Während Bağlacı

Während iki eylemi aynı anda gerçekleştirmeyi dile getirmekte ve buna uygun olarak fiile eklenen takılarla Türkçeye çevrilmektedir. Bevor ise genellikle “önce”, bis de çoğunlukla “kadar” şeklinde Türkçeleştirilmektedir.

Zaman gösteren yan cümlecikler başka bağlaçlarla da yapılabilir. Bunlardan en sık rastlanılanları şunlardır:
während
bevor
bis

Bu üç bağlacın da ayrıcalık gösteren bir durumu yoktur. Yan cümlelerle ilgili genel kurallara aynen uyarlar. Türkçe anlamlarını ise aşağıdaki örnek cümlelerde inceleyiniz.

Yan cümlenin Zamanı (Perfekt ise Plusquamperfekt ise) Ana cümlede kullanılacak zaman (Präsens veya Futur olur. Imperfekt veya Perfekt olur.)
Während er krank war, konnte er nicht arbeiten. O hastayken çalışmadı.
Während er schlief, brannte das ganze Haus nieder. O uyurken büyün ev yandı.
Während mein Vater  schläft, kocht meine Mutter das Essen. Babam uyurken annem yemeği pişiriyor.
Während meine Freunde im Garten spielen, mache ich meine Hausaufgaben. Arkadaşlarım bahçede oynarken ben ev ödevlerimi yapıyorum.
Bevor mein Onkel starb, schrieb er sein Testament. Amcam ölmeden önce vasiyetnamesini yazdı.
Ich schließe die Fenster, bevor ich das Haus verlasse. Evi terketmeden önce pencereleri kapatıyorum.
Die Anwälte sprechen untereinander, bevor sie zum Gericht gehen. Avukatlar mahkemeye gitmeden önce aralarında konuşuyorlar.
Du musst mit diesem Meister sprechen, bevor du ein Auto kaufst. Bir araba satın almadan önce bu ustayla konuşmalısın.
Ich kann nicht warten bis Ihr Chef zurückkommt. Şefiniz dönene kadar bekleyemem.
Die Krankenschwester pflegte den Kranken bis er starb. Hemşire hasta ölene kadar ona baktı.
Bis sein Vater reich wurde, arbeitete er in vielen Berufen. Babası zengin olana kadar çok değişik mesleklerde çalıştı.

Tüm yan cümlelerde olduğu gibi während, bevor, bis ile yapılanlar da ana cümlenin önünde bulunabilir veya ana cümleden sonra yer alabilir.

Bu yazının kalıcı bağlantısı https://www.pratikalmanca.com/wahrend-baglaci/

Nachdem Seitdem Konu Anlatımı

Nachdem genellikle “sonra” anlamına gelir ve bir eylemin tamamlanmasından sonra gerçekleşen ikinci bir olayı anlatmak için kullanılır. Zaman yan cümleleri başka bağlaçlarla da yapılabilir. Bunların arasında kullanışlarında bir ayrıcalık olan nachdem ve seitdem bağlaçlarına dikkat etmek gerekir.  Seitdem ise “beri” anlamına gelir ve bir eylemin başlamasından beri devam eden ikinci bir eylemi anlatır.

Bu iki bağlacın kullanıldığı yan cümlelerle zamanlara dikkat etmek gerekir. Bunlarla yapılan yan cümleler zaman olarak daha önceye eylemleri anlattığı için bu yan cümlelerin zamanlarının da ana cümleye göre farklı olması gerekir. Yan cümleyle ana cümle arasında zamanlar açısından şöyle bir sıralama gözetilir.

 

Yan cümlenin Zamanı (Perfekt ise Plusquamperfekt ise) Ana cümlede kullanılacak zaman (Präsens veya Futur olur. Imperfekt veya Perfekt olur.)
Seitdem er gestorben ist, denkt niemand mehr an ihn. O öldüğünden beri kimse onu hatırlamıyor.
Seitdem Eva gekommen ist, hat sie noch niemanden getroffen. Eva geldiğinden beri daha kimseye rastlamadı
Seitdem er einen Brief geschrieben hat, habe ich ihn nicht gesehen. Bana bir mektup yazdığından beri onu görmedim.
Seitdem mein Vater operiert worden ist, kann er nicht laufen. Babam ameliyat olduğundan beri koşamıyor.
Nachdem seine Frau ihn verlassen hat, lebt er in diesem kleinen Haus. Karısı onu terkettikten sonra bu küçük evde yaşıyor.
Nachdem das Flugzeug gelandet ist, steigen die Passagiere aus. Uçak indikten sonra yolcular boşalıyor (iniyor).
Nachdem du mich angerufen hattest, schlief ich ruhig ein. Bana telefon etmenden sonra rahat uyudum.
Nachdem Hans das Fahrrad gekauft hatte, fand er ein billigeres. Hans bisikleti satın aldıktan sonra daha ucuzunu buldu.

Bu yazının kalıcı bağlantısı https://www.pratikalmanca.com/nachdem-seitdem-konu-anlatimi/

Infinitivsätze – Mastar Cümleleri

Mastar cümleleri zu sözcüğü yardımıyla yapılır. Ana cümleye önüne zu getirilen mastar haldeki bir fiil bu cümleler yardımıyla eklenebilir. Önünde zu bulunan fiille ilgili diğer kelimelerin önüne bir virgül konur ve böylece ana cümleden ayrılmaları sağlanır.

Der Student beginnt, für die Prüfung zu lernen. (Öğrenci imtihan için ders çalışmaya başlıyor)
Die Eltern erlauben den Kindern, ins Kino zu gehen. (Anne baba çocuklara sinemaya gitme izni veriyor)
Der Meister befiehlt dem Lehrling, die Arbeit sofort zu beenden. (Usta çırağa işi hemen bitirmesini emrediyor.)
Die Kinder bitten die Großmutter, um ein Märchen zu erzählen. (Çocuklar anneanneden bir masal anlatmasını rica ediyor)
Der Arzt warnt meinen Vater, nicht mehr zu rauchen. 
(Doktor babamı bir daha sigara içmemesi için uyarıyor)

Ana cümlede özne yerine es zamirini kullanarak daha basit mastar cümleleride yapılabilir.

Es ist oft schwer, die Kinder richtig zu erziehen. (Çocukları doğru terbiye etmek çoğu zaman zordur.)
Es ist nicht möglich, auf Mobiltelefone zu verzichten. (Cep telefonlarından vazgeçmek mümkün değildir.)
Es ist nützlich, mehrere Fremdspachen zu sprechen. (Birkaç yabancı dil konuşmak yararlıdır)
Es ist möglich, für Sie ein Zimmer zu reservieren. (Sizin için bir oda ayırmamız mümkündür)
Es ist für Geschäftsleute wichtig, Messen zu besuchen. (Fuarları ziyaret etmek, iş adamları için önemlidir)

Bu yazının kalıcı bağlantısı https://www.pratikalmanca.com/infinitivsatze-mastar-cumleleri/